Alzhemier ,hastalığı beyin damarlarının yavaş yavaş kurumasından kaynaklanan ve insan hayatında ki yaşamsal aktivitelerin sekteye uğraması ,davranış değişiklikleri ile gözlemlenen nerodejeneraktif bir bulgudur .Alman doktor Alois Alzhemier bu hastalığı ilk olarak 1906 yıllarında tanımlamış, hastalarda ani ataklar ve zaman zaman halilüasyon ve paronaya belirtileri ile hasta kişinin beynini mikroskopla incelemeye karar verdikten sonra belirtileri fark etmiştir .Beyindeki bazı proteinlerin yok olması yada yıkımı olarak başlayan bu hastalık ilaçlarla yavaşlatılabilmektedir tam anlamı ile tedavisi yoktur.
Hastalığın nedeni hala bilinmemekte olup, vakaların yüzde 5 lik oranda genetik olarak kişiye miras kaldığı söylenmektedir.Bu hastalığın ilk kendini belli etme semptomlarından biride geçici hafıza kaybı ,küçük unutkanlıklar hayatın içinde bazen karşımıza çıksa da önemsemediğimiz ama küçük ayrıntılar bu hastalığı haber verebilir . Günlük hayatta maruz kaldığımız bir çok etken bu hastalığa yakalnmaya zemin hazırlamakta olup , sigaradan,egzoz dumanına ,düzensiz ve dengesiz beslenmeden ,vücuda alınan aluminyum oranına kadar,yemek yenilen kaplar ve ya saklanan kaplarda aluminyum varsa vücuda geçeceğinden bu hastalığa yakalanmaya davetiye çıkaracaktır. İnsanoğlu’nun başına gelebilecek en kötü hastalıklardan biri olan alzhemier , kişinin günlük hayatını ve çevresinde ona yardım etmeye çalışan aile bireylerini de zor durumda bırakacak bir çok zorlukla karşılaşmasına neden olur. Hasta bazen sinirli,agresif yediğini,içtiğini,unutan hatta ağzındaki lokmayı unutacak hale gelmesi ve bu durumdan rahatsız olmaması üzücü bir durum halini alır .İlaç tedavisi ile asla geçmeyecek olan bu durum sadece daha da ağır zamanların hafif atlatılmasını sağlayacaktır,sadece yaşayana değil yakınlarını da bunaltan bu hastalık aile bireylerini üzmekle kalmayıp ,karşısındaki aile bireyinin bebeklik sürecine yeniden dönmesi kişilere acı bir gerçek olarak yansır .İnsanın canını en çok yakan sizi tanımaması olsa da unutmayın ki siz onu tanıyorsunuz .